aktarmak ne demek?
- Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek.
- Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek.
- Bir dilden başka bir dile çevirmek, tercüme etmek.
- Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak.
- Toprağı altı üstüne gelecek biçimde iyice bellemek.
- İletmek, bildirmek
Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır.
H. Taner - Bir kitabı, genellikle Kur'an'ı başından sonuna kadar okumak.
- Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak.
- Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak.
- Alıntılamak
Onun yerine Salâh Birsel'in bir şiirini aktaracağız.
S. Birsel - Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak.
- Tür değişikliği yapmak
- Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak.
- Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek.
- Change.
- Quote.
- Adapt.
- Transpose.
- Transfuse.
- Cite.
- Hand on.
- Extract.
- Narrate.
- To transfer.
- To transmit iletmek.
- To cite.
- To quote alıntılamak.
- Iktibas etmek.
- To translate çevirmek.
- To narrate anlatmak.
- To retile.
- Transfer.
aktarma
- Aktarmak işi.
- Bir taşıttan başka bir taşıta geçme
- Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme.
- Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
- Alıntı.
- Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi.
- Para aktarımı.
- Giriş vergileri ödenmeksizin veya bağışık tutulma işlemi yapılmaksızın limana çıkarılan bir eşyanın başka bir limana gönderilmesi.
- Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer.
- Bir ses kuşağının basım yoluyla başka bir kuşağa geçirilmesi
aktarma adresi
- Transfer address.