aklan ne demek?
- Sularını bir denize veya bir göle gönderen bölge
Karadeniz aklanı
- Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri.
- Bir yörenin denize doğru alçalan eğimli yüzeylerinden her biri.
- Çağlayan, ırmak veya derede suyun hızlı aktığı yer.
- Uzun boylu, yakışıklı delikanlı.
- Sırım gibi olan genç erkek.
- Yeşil kabuğu olan ceviz.
- Dere yatağı.
- Küçük akarsu.
- Tombul, beyaz.
- Olgun.
- Yamaç.
- Maile.
- Catchment area
- Slope.
- Versant
- Mountain slope
aklanma
- Temize çıkma, keraat
- Aklanmak işi.
- Sanığın yargılama sonunda, kendisinin üstüne atılan suçu işlemediği, sanığın başka bir kimse olduğu, eylemin yasaya göre suç sayılmadığı anlaşılması.
- Acquittal.
- Exculpation
- Quittance
- Absolution
- Acquittement
aklanmak
- Şirket, dernek, kooperatif vb. kuruluşların faaliyetleri ve harcamaları genel kurulca uygun bulunmak.
- Temize çıkmak, beraat etmek.
- Ak olmak, temizlenmek.
- Hakkında dava açılan sanığın, yargılama sonunda suçsuz bulunması, temize çıkmak, beraat etmek.
- To be cleaned.
- To be acquitted.
- To be absolved beraat etmek.
- To be cleared.
- To be discharged (of a liability.
- To be released.