acı acı ağlamak ne demek?
- Weep bitterly
weep
- Akıtmak
- İltihap akıtmak
- Ağlamak, göz yaşı dökmek
- Sızmak, damlamak
- Ağlama
- Ağlama nöbeti.
acı
- Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı.
- Tadı bu nitelikte olan
- Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap
- Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
- Koyu (renk)
- Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli
- Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, korkunç
- Kinin ve diğer bazı alkoloitlerle kafein gibi değişik maddelerin, suda seyreltilmiş çözeltilerinin oluşturduğu tat veya bu tadı veren saf veya karışık maddelerin duyusal özelliği.
- Bitter.
- Peppery.
acı acı
- Sert ve keskin bir şekilde
- Üzüntülü bir biçimde, dokunaklı olarak
- Kırıcı, üzücü olarak.
- Üzüntü içinde
- Bitterly.
acı
- Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı.
- Tadı bu nitelikte olan
- Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap
- Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
- Koyu (renk)
- Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli
- Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, korkunç
- Kinin ve diğer bazı alkoloitlerle kafein gibi değişik maddelerin, suda seyreltilmiş çözeltilerinin oluşturduğu tat veya bu tadı veren saf veya karışık maddelerin duyusal özelliği.
- Bitter.
- Peppery.
ağlamak
- Üzülmek, üzüntü çekmek, kederlenmek
- Halinden şikayet etmek, kederini dile getirmek
- Bir ölünün ya da kaybolan bir şeyin arkasından yas tutmak, yanmak
- Merhamet etmek, acımak
- Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık aldanma vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
- Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak.
- Sızlanmak, yakınmak
- Bir duruma üzülmek.
- Turn on the waterworks.
- Pipe one's eye.