ağlamak ne demek?
- Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık aldanma vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
Ağlama ölü için, ağla diri için.
Atasözü - Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak.
- Sızlanmak, yakınmak
Utanç ve kahırdan, yumruklarını ısıra ısıra bir zaman ağladı.
A. İlhan - Bir duruma üzülmek.
Şu kara bahtıma ağlıyorum
- Üzülmek, üzüntü çekmek, kederlenmek
Sen ağlayacağına düşmanların ağlasın.
ŞinasiSanki her şeyde gönlümle beraber ağlıyor.
N. Kemal - Halinden şikayet etmek, kederini dile getirmek
Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda
O. V. Kanık - Bir ölünün ya da kaybolan bir şeyin arkasından yas tutmak, yanmak
Hayim Efendi akmayan göz yaşlarıyla babam için ağlıyor.
Y. Z. OrtaçSussun, sussun uzakta ölümüme ağlayan.
N. F. Kısakürek - Merhamet etmek, acımak
- Turn on the waterworks.
- Pipe one's eye.
- Weep.
- Give a cry.
- Mourn.
- Pule.
- Shed tears.
- Snivel.
- Wail.
- Whimper.
- Yammer.
- Bewail.
- To weep / to whine.
- To cry.
- To sob.
- To wail.
- To mourn for.
- To lament.
ağlamak para etmez
- Üzülmenin yararı olmaz.
ağlamak üzere
- On the verge of tears.