abounding in ne demek?

  1. Ile dolu

ile

  1. Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, sebep veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
  2. Bazı soyut isimlere getirildiğinde durum bildiren zarflar oluşturan bir söz.
  3. Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz.
  4. (en)By means of.
  5. (en)Hereby.
  6. (en)Upon.
  7. (en)With.
  8. (en)Together with.
  9. (en)Withal.
  10. (en)Plus.

abounding in limestone

  1. Kireçlik

abounding in mistakes

  1. Bir sürü hata içeren, yanlışŸlarla dolu

in

  1. Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
  2. Mağara.
  3. İnsan.
  4. Bkz. kovuk, mağara.
  5. Koyun pisliği
  6. (edat) içinde, -de, -da
  7. (en)Lair.
  8. (en)Cave.
  9. (en)Hole.
  10. (en)Burrow.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

abounding in limestoneabounding in mistakesaboundingaboundabound inabound in courageabound withinin a bad conditionin a bad fixin a bad lightin a bad moodin a bad temperin a bad wayin a big hurryin a big wayin a bodyii 0i accepti adore youi agree
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın