ağızlı ne demek?
- Ağzı herhangi bir biçimde olan.
Koşa badem sığmayan dar ağızlım.
Dede Korkut - Mouthed.
- Stomatous
- Stomatic
ağızlık
- Bir şeyin başladığı yer
- Huni
- Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç
- Nefesli çalgılarda ağza gelen yer.
- Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılan kapak.
- Kuyu bileziği.
- Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç.
- Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes.
- Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.
- Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm.
ağızlık takmak
- Muzzle.