şişmek ne demek?
- İçi hava veya gazlarla dolarak gerilmek.
- Bir şey emerek hacmi büyümek, genişlemek.
- Vücudun bir yeri içine yabancı bir maddenin girmesiyle veya başka bir etkiyle gerilmek, kabarmak
İhtiyar kadın sabahın bu saatinde, ağlamaktan şişmiş gözlerim, sararmış yüzümle beni görünce şaşırdı.
R. N. Güntekin - Çok yemek yiyerek rahatsız olacak kadar doymak.
- Gururlanmak, büyüklenmek.
- Utanmak, mahcup olmak.
- Yorularak koşuyu veya müsabakayı sürdüremez olmak.
- Bloat out.
- Swell.
- Swell out.
- Swell up.
- Become tumid.
- Be puffed up.
- Balloon.
- Belly.
- Bloat.
- Bulge.
- Bulk.
- Distend.
- Expand.
- Fill.
- Tumefy.
- Inflate.
- To swell.
- To become swollen.
- To become inflated.
- To get/grow fat.
- To be distended.
- To expand.
- To feel ashamed.
- To be too tired to go on.
- To get swollen.
- To become distended.
- To billow.
- To become filled with air.
- To get fat.
- To become completely out of breath.
- To be embarassed.
şişme
- Şişmek işi.
- Yapısındaki su oranının artması sonucunda ağaçta ortaya çıkan hacim büyümesi, ağırlaşma, biçim değiştirme olayı.
- Bk. şişme
- (I) Metal yüzeylerin, içyapıdaki çözünük gazların basıncıyle yer yer kabarmaları olayı.
- Distension.
- Inflatable.
- Inflation.
- Swelling.
- Swell.
- Iflatable.
şişme bot
- Inflatable boat, rubber boat, air raft, pneumatic float.