şart ne demek?
- Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul
İster istemez bu şartlara boyun eğecekti.
F. R. Atay - Bk. koşul.
- Bk. koşul
- Necessarily.
- Condition.
- Stipulation.
- String.
- Must.
- State.
- Circumstance.
- Proviso.
- Reservation.
- Reserve.
- Understanding.
- Essential.
- Imperative.
- Qualification.
- Provision.
- Terms.
- Clause.
- Order clause.
- Essentially.
- Direct liabilities.
- Mode.
- Requirement.
- Restriction.
koşul
- Şart
- Bir antlaşmada belirlenen hükümlerden her biri.
- Bir şeyin kendi özelliğini kazanması için, bulunması gereken durum, gerekli olan özellik
- Bir başka şeyin kendisine bağlı olduğu, bir başka şeyi olanaklı kılan şey.
- Belli bir nedensel bağlantıda etkinin ortaya çıkmasını sağlayan etken. (Aynı nedenler ayrıkoşullar altında aynı etkileri yaparlar.) // Nedenden ayrımı şudur: Neden etkiyi yaratan şeydir,koşulsa etkinin ortaya çıkışının nedeni değildir, etkiyi yaratmaz, ama nedenin etkiyi yaratmasını sağlar.
- Condition.
- State.
- Term.
- Circumstance.
- Requirement.
şart cümlesi
- Temel cümleyi yargı bildirmeden zaman, şart, sebep ve benzetme işlevi ile tamamlayan zarf görevindeki yardımcı cümle türü. Fiil kök ve gövdeleriyle ek-fiile -SA şart ekinin getirilmesi ile kurulur. Şart eki geniş zaman kipinden sonra da gelebilir: || Artık demir almak günü gelmişse zamandan || Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan (Y. K. Beyatlı, Kendi Gök Kubbemiz, s. 83). || Az yer dolaşmadık. Hepsini uç uca getirsen, bir dünya eder (S. Çokum, Ağustos Başağı, s. 123). || İyi amma, a beyim, şöyle bakınsak, bir alay mekteb-i Âli denilen yerler var (M. Akif Ersoy, Safahat, s. 354). Eğer hariçteki seslerin bize kadar gelmesi mümkün olsa da bize sorsalar ki güzellik nedir? hiç düşünmeden; bu yeşilliktir diyeceğiz (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından: Diğer Nesirler, s. 99). Şüphesiz başka şartlar altında bir gecede böyle bir şeyle karşılaşsaydım, hayretten çıldırabilirdim (A. H. Tanpınar, Geçmiş Zaman elbiseleri, s. 91). İnsan yaptığı işe sade menfaati için girerse, yalnız onu düşünürse kendisini sonunda sizin gibi itham eder! (A. H. Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, s. 305). Sen bu beladan beni kurtarırsan ben de bir daha köylüyü hiç mi hiç geç koymam pamuğa (Y. Kemal, Ortadirek, s. 296). Monşer, asalet olmazsa, bu memleket batar (Ö. Seyfettin. Efruz Bey: Asiller Kulübü, s. 66) Okusaydı, iyi olurdu Gelmiş olsaydı haberimiz olurdu vb.
- Bk. koşul tümcesi
- Bk. koşullu yantümce
- Conditional clause.
- Proposition conditionnelle
şart değil
- Not necessarily.