ünlü ne demek?
- Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar
Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de, kesinlikle o idi.
T. Buğra - Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.
- (Derleme., sesli, vokal) Ağız boşluğunda bir engele çarpmadan çıkan ses: o, e, ı, i, o, ö, u, ü. (bk. kısaünlü ve uzunünlü) .
- Famous.
- Well-known.
- Famed.
- Glorious.
- Reputable.
- Noted.
- Prestigious.
- Celebrated.
- Distinguished.
- Eminent.
- Great.
- Illustrious.
- Of mark.
- Prominent.
- Renowned.
- Reputed.
- Sonant.
- Vowel.
- Known.
- Legendary.
- Reputable meşhur.
- Şanlı.
- Namlı.
- Vowel sesli.
- Man of mark.
- Proverbial.
- Voyelle
ünlü atlaması
- Eklerle genişletilen bir kelimedeki ünlülerin, ünlü uyumu kurallarına bağlı olarak kendilerini ilk hecedeki ünlüye göre ayarlayıp ince sıradan kalın, kalın sıradan ince sıraya yahut da düz ünlüden yuvarlak, yuvarlak ünlüden düz ünlüye geçmeleri olayı: karşılaştırılmalıydı, okutturacağımızdan, gelebilecek miydiniz?, önümüzdekilerden, korkusuzluğundan vb. Ayrıca bk. ünlü uyumu
- Ablaut, vowelgraduation.
- Alternance vocalique
ünlü benzeşmesi
- Ünlü uyumu.