ölüm ne demek?
- Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat
Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var.
Y. Z. Ortaç - Ölme biçimi.
- İdam cezası.
- Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz.
- Sona erme, yok olma, ortadan kalkma.
- Çok büyük sıkıntı, üzüntü
Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu.
R. N. Güntekin - Canlılarda yeniden başlamamak üzere bütün hayatî olayların son bulması. Mortalité.
- Bir canlının beyin, solunum ve dolaşım faaliyetlerinin dönüşümsüz olarak durması, tüm organ ve dokularındaki hücrelerin fiziksel ve kimyasal etkinliğini kaybetmesi nedeniyle yaşamın sona ermesi, eksitus, mors.
- Canlılarda bütün hayati olayların son bulması.
- Death, exitus.
- Capital.
- Deadly.
- Dying.
- Mortal.
- Mortuary.
- Obituary.
- Death.
- Decease.
- Passing away.
- Departure.
- Bitter end.
- Last.
- Rest.
- Sleep.
- Demise.
- Dissolution.
- The great divide.
- Doom.
- Ending.
- Exit.
- Killing.
- Kiss-off.
- Latter end.
- Longed-for rest.
- Passing.
- Quiet.
- Fatality.
- Fate.
- Murder.
- Quietus.
- Way of death.
- Curtains.
- Last sleep.
- Terminus vitae.
- Mort
ölüm anı
- Supreme moment.
ölüm anında
- At the point of death.