çarpılmak ne demek?
- Çarpma işine konu olmak.
- Çarpık duruma gelmek
Bu adam, elli beş, altmış yaşlarında, boynu biraz yana çarpılmış, çıkık alınlı, çökük yanaklı, kara kuru bir ihtiyardı.
R. N. Güntekin - Çalınmak, soyulmak.
- Aldatılmak.
- Alınıp gücenmek.
- Çekiciliğine kapılmak, etkilenmek
Bir bakış, bir gülüşle çarpılmak işten değil.
C. S. Tarancı - To be multiplied.
- To be robbed.
- To become paralyzed.
- To become crooked/warped.
- To warp.
- To be offended.
- To be hit.
- To become paralized.
çarpılma
- Çarpık duruma gelme.
- Çarpılmak işi.
- Bk. çarpılma
- İçindeki nem oranının değişmesi sonucu ağacın biçiminin bozulması.
- Collision.
- Being hit.
- Verziehen des Holzes
çarpılmamak
- (neg. form of çarpılmak) warp.