çanak ne demek?
- Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap
Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonra anlattı.
B. Felek - Çiçeğin en dışında bulunan yeşil yaprakların tümü.
- Göz çukuru
Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkunç bakıyordu.
Ö. Seyfettin - Çevresine göre alçakta bulunan, derinliği genişliğinden az olan arazi.
- Lambanın altına yerleştirilen, kupa biçimindeki yayıcı, kırıcı ya da yansıtıcı.
- Bk. muf
Bowl.
Calix.
Calyx.
Basin.
Crock.
Crockery.
Earthenware.
Earthenware pot.
Biscuit.
Clay.
Dish.
Hull.
Ovenware.
Capsule.
Leuchtenschale
Coupe
muf
- Kırdöküm pissu borusunun ağzındaki çanak biçimli bölüm.
Hub, bell.
çanak açmak
- Kavgaya ve kargaşaya yol açmak.
- Dilenmek.
çanak ağızlı
- Büyük ağızlı.
- Sır saklamaz.