çalkantı ne demek?

  1. Deniz ve gölde dalgalanma.
  2. Çalkanmış şey.
  3. Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp.
  4. Coşku

    Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı.

    B. Necatigil
  5. Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum

    Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında.

    Ç. Altan
  6. Bir erkil kaynağında gözlenen ve doğal salınım sıklıklarıyla ilgili olmayan düzensiz değişimler.
  7. Bkz. ajitasyon, taşkınlık, çırpınma, huzursuzluk
  8. Aşırı huzursuzluk ve gerilim içinde bulunma durumu
  9. (en)Swash.
  10. (en)Agitation.
  11. (en)Fluctuation.
  12. (en)Nausea.
  13. (en)Turbulence.
  14. (en)Unsteadiness.
  15. (al)Flackend
  16. (fr)Vacillation

çalkantı sesi

  1. Özellikle perikarditis travmatikada dinleme sırasında veya karın boşluğunda sıvı bulunduğunda karnın alt 1/3'ünde yapılan sallama-öskültasyonunda alınan ses. İçi yarıya kadar dolu testinin sallanmasında çıkan ses veya yayık sesine benzer ses.
  2. (en)Wash.
  3. (en)Tinkling sound.

çalkantılı

  1. Devamlı ajitasyon gösteren
  2. Aşırı huzursuz kimse
  3. Çalkantısı olan
  4. (en)Turbulent.
  5. (en)Surging.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

çalkantı sesiçalkantılıçalkantılı akımçalkantılı akışçalkantılı çöküntüçalkantılı dalgalıçalkantılı olmakçalkantısızçalkançalkanışçalkanmaçalkanmakçalkağıçalkakçalkalaçalkalamaçalkalama makinası
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın