çıkma ne demek?
- Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon.
- Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak.
- Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, derkenar.
- Çıkmış
Saraydan çıkma İstanbul eşyalarını görünce bunların hakikatine inanmak lazım geldiğini anlamış.
A. Ş. Hisar - Eski, kullanılmış.
- Çıkmak işi.
- Bir buzsul örgüsünün biçimleniminde birimlerin yerinden kayması.
- Bir buzsul örgüsünün biçimleniminde birimlerin yerinden kayması.
- Going out.
- Going up.
- Rise.
- Outbreak.
- Occurrence.
- Cantilever.
- Annotation.
- Egress.
- Egression.
- Emergence.
- Expulsion.
- Protrusion.
- Pull-out.
- Withdrawal.
- Detachment.
- Discharge.
- Exit.
- Oriel.
- Going out bow window.
- Balcony.
- Projection.
- Promontory.
- Marginal note derkenar.
- Marginal note.
- Overhang.
- Ascent.
- Mounting.
- Rising.
- Climb.
- Climbing.
- Overhung.
- Spring.
- Springing.
- Project.
- Console.
- Portico.
- Porch.
- Prostyle.
- Penthouse.
- Baldachin.
- Issue.
- Extended.
- Sponson.
- Dislocation.
- Versetzung
- Dislocation
çıkma desteği
- (Mimarlık) Çıkmaların altında, çıkma ağırlığını yapı anaduvarına aktaran destek.
- Console.
- Console
çıkma durumu
- İsim soylu bir sözün taşıdığı kavramda çıkış bildiren, -dan / -den, - tan / -ten ekleri ile kurulan durum, ayrılma durumu, ablatif: okuldan, evden, sokaktan, işten vb.
- (Derleme.. -den hali, uzaklaşma hali, ayrılma hali, çıkış hali) Adın veya ad görevli sözcüğün kavramından çıkışı gösteren durum. Türkçede bu durum -den (-dan; -ten, -tan) ekiyle gösterilir : Evden (ev-den) , odadan (oda-dan) ; ipekten (ipek-ten) , çocuktan (çocuk-tan) vb.
- Ablative.
- Ablatif