zarif ne demek?
Kökeni: Arapça
- Çekicilik, biçim, görünüş, durum, konuşma ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen
Camilerimizdeki o zarif çizgilerin şiirini bir daha duyacak.
O. S. Orhon - Beğenilir ve nükteli (dil, konuşma vb.).
Zarif bir söz.
- Güzel, hoş, ince, albenili.
Teşekküre geldim zarif hediyenize / Gücenmeyin biraz fazla güldümse size
E. B. Koryürek - Nazik ve hoş konuşan, ince ve hoş tavırlı olan kimse, kibar.
Zarif ve hassas şair gittikçe artan bu iltifatlar karşısında saadetinden ağlıyordu.
A. H. Çelebi - Inceliği, latifliği ile hoşa giden.
- Güzel, şık, yakışıklı, ince.
- Witty.
- Tasteful.
- Polished (action , manner , style.
- Comely.
- Debonair.
- Exquisite.
- Fashionable.
- Petite.
- Subtle.
- Svelte.
- Tactful.
- Willowy.
- Canny.
- Classy.
- Courtly.
- Dainty.
- Dandy.
- Dinky.
- Dressy.
- Ducky.
- Elegant.
- Graceful.
- Gracious.
- Natty.
- Neat.
- Pretty.
- Recherche.
- Sharp.
- Stylish.
- Sylphish.
- Sylphlike.
- Sylphy.
- Dandyish.
- Go-go.
- Pulchritudinous.
- Delicate.
- Refined.
- Smart.
- Snappy.
zarif faks
- Elegant fax
zarif ıç yazışma
- Elegant memo