yuvarlamak ne demek?
- Bir şeyi bir yerden kaldırmadan ekseni çevresinde döndürerek yürütmek, tekerlemek
... balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağıya yuvarlarız.
R. H. Karay - Döndürerek tomar yapmak veya yuvarlak duruma getirmek.
- Hızla düşürmek, devirmek.
- Sözü belirsizce, anlaşılmayacak biçimde söylemek.
- İnanılmayacak yalanlar söylemek.
- İstekle ve çabucak yemek veya içmek
Birbiri ardınca bilmem kaç şişe bira yuvarlamış.
A. İlhan - Toss off.
- Trundle.
- To rotate.
- To roll.
- To roll up.
- To round sth up.
- To toss off.
- To down.
- Roll along.
- Round.
- Round up.
- Belt down.
- Bowl.
- Elide.
- Roll.
yuvarlama
- Yuvarlamak işi.
- Yuvalama.
- Bir masalın yeni bölgesel değişkininin, tüm yayılım alanını kaplayan ilkörneğini ikinci kez yaratması, bk. değişkin.
- Turning about.
yuvarlama maskesi
- nesnelerin kenarlarında 'haleler' yaratarak görüntüyü keskinleştiren bir filtre. insan gözü, renkteki küçük değişimleri farkedecek kadar duyarlı değildir; bu işlem bu değişimleri daha görünür kılmak amacıyla arttırır.