yaymak ne demek?
- Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı.
N. Cumalı - Birçok kimseye duyurmak
Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı.
R. H. Karay - Çevreye dağılmasına sebep olmak.
- Sınırı genişletmek.
- Koyun, inek vb.ni otlatmak.
- Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak.
Emit.
Broadcast.
Circulate.
Convey.
Deploy.
Diffract.
Diffuse.
Disperse.
Disseminate.
Dissipate.
Distribute.
Divulge.
Evolve.
Exhale.
Extend.
Exude.
Fling off.
Float.
Give forth.
Give off.
Give out.
Hawk.
Inspire.
Noise about.
Noise abroad.
Open out.
Apply.
Betray.
Drape.
Rumour.
Send.
Spread.
Strew.
Unroll.
Wrap.
To spread.
To diffuse.
To emit.
To radiate.
To give sth off.
To scatter.
To strew.
To disseminate.
To to spread about.
To roll out.
yayma
- Yaymak işi.
- Yaymacının sattığı şeylerden oluşan sergi.
- Sarmayı vuranın, ağırlığını alttaki güreşçinin beli üzerine verip önce kıçı sonra göğsü üzerine yüklenerek onu yere sermesi.
- Bkz. simir, froti
- Mikroskobik muayene için lam üzerine kan, salgı veya enfekte akıntının ince tabaka h
- Bk. yayım
Emission.
Smear.
Circulation.
Communication.
yayma işi
- Türlü nedenlerle kitaplığa gelemeyen kişilere kitaplık hizmeti sunma.
Extension work.