yayma ne demek?
- Yaymak işi.
- Yaymacının sattığı şeylerden oluşan sergi.
- Sarmayı vuranın, ağırlığını alttaki güreşçinin beli üzerine verip önce kıçı sonra göğsü üzerine yüklenerek onu yere sermesi.
- Mikroskobik muayene için lam üzerine kan, salgı veya enfekte akıntının ince tabaka h
- Bk. yayım
- Bkz. simir, froti
Emission.
Smear.
Circulation.
Communication.
Diffusion.
Dissemination.
Dissipation.
Distribution.
Divulgation.
Divulgement.
Divulgence.
Evolution.
Laying.
Promulgation.
Propagation.
Spreading.
Suffusion.
yaymak
- Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
- Birçok kimseye duyurmak
- Çevreye dağılmasına sebep olmak.
- Sınırı genişletmek.
- Koyun, inek vb.ni otlatmak.
- Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak.
Emit.
Broadcast.
Circulate.
Convey.
yayma işi
- Türlü nedenlerle kitaplığa gelemeyen kişilere kitaplık hizmeti sunma.
Extension work.
yaymaca
- Bir düşünceyi, bir kanıyı, savunanların çıkar ya da görüşlerine uygun düşecek biçimde ve yandaşlarını çoğaltmak amacıyla söz ya da başka araçlarla kamuya sunma.
Propaganda.
Propagande