yayan ne demek?
- Yaya yürüyen
Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler.
Y. K. Beyatlı - Yürüyerek, yaya
Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi.
Ö. Seyfettin - Bilgisiz.
Arkadaş bu konuda pek yayanmış.
On foot.
Emissive.
Horseless.
Prolative.
Afoot.
Propagator.
yaya
- Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş kimse
- Osmanlılarda Yeniçeri Ocağından önceki dönemlerde Türklerden kurulan asker teşkilatı ve askeri.
- Yürüyerek giden kimse
- Yayan
- Vücudun, türlü temel duruşlarda, yerine göre dayalı olduğu kalça ya da ayak uçlarıyla bir araca arkadan asılı kollar arasında aldığı kemerli gergin durum. İsveç cimnastiğinin omurgaya etki yapan temel alıştırmalarından biri.
Afoot.
Pedestrian.
On foot.
Walker.
Walker-on.
yayan gitmek
Go on shank's pony.
yayan yapıldak
- Yayan ve yalın ayak, yapıldak
Zarf.