yaralanmak ne demek?
- Yaralama işi yapılmak
Adamcağızın yaralanmamış tarafı kalmamış.
R. H. Karay - Gücenmek, incinmek, kırılmak
Gururu yaralanan genç adam, duyduğu acı ile kendisini yeniden yaratmıştı.
Y. Z. Ortaç - Fall.
- To be wounded.
- To be injured.
- Wing.
- Bruise.
yaralama
- Yaralamak işi.
- Laceration.
yaralanma
- Bkz. travma, zedelenme, örselenme, travmatizm
- Yaralanmak işi.
- Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve kapsamlı incinme veyaralanma belirtileri bırakan yaşantılar.
- Injury.
- Personal injury.
yaralanmada durdurma
- Oyun sırasındaki yaralanmalarda yetkililerin alabilecekleri, beş dakikayı geçmeyen, oyun durdurma kararı.