yaltaklık etmek ne demek?
- Yaltaklanmak
O iri, endamlı, dökme kehribar vücudunda öyle bir sokulmak, sürtünmek, bir kedi gibi mırıldana mırıldana yaltaklık etmek istidadı göze çarpardı ki, işte bu hâl kasaba çapkınlarının uykularını kaçırır, akıllarını alırdı.
R. H. Karay
yaltaklanmak
- Dalkavukluk etmek
- Tabasbus etmek
- Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak
- To toady to.
- To fawn on over.
- To lickspittle.
- Bow and scrape.
- To stoop to conquer.
- Cringe.
- Curry favour.
yaltaklık
- Yaltak olma durumu veya yaltakça davranış, dalkavukluk, tabasbus.
- Soft soap.
yaltaklanan
- Fawning, flattering.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.