yalamak ne demek?
- Bir şeyin üzerinden dilini sürüp geçirmek.
- Dilini gezdirerek bir şeyin üzerindekini almak
Kara üzüm tıkınıyor ya, parmak uçlarına bulaşan görünmez balını, teker teker yalıyor.
A. İlhan - Sıyırarak, dokunarak geçmek
Bir güneş parçası binanın yüzünü yalayarak açık kapılardan içeri giriyor.
R. H. Karay - Dalgalar geminin içine girmeyip yalnız bordasını sıyırarak geçmek.
- Lick.
- Give a lick.
- To lick.
- To graze.
- To lick up.
- To sweep over.
- To lick sth up.
- To lap sth up.
- To skim over.
- To pass just above the surface up.
- To sweep.
- To reverberate.
yalama
- Yalamak işi.
- Üzeri düzleşmiş, dişleri aşınmış olan (vida, cıvata vb.).
- Fırça izleri belli etmeden yapılan (resim).
- Licking.
- Lick.
- Worn off by friction.
- Erosion.
- Abrasion.
- Shading.
- Worn.
yalama granülomu
- Özellikle iri cüsseli köpeklerde derinin yalanması ve çiğnenmesinden kaynaklanan kızarıklık, sıyrık ve ülserli hiperkeratotik plakların oluşumuyla belirgin psikojenik deri yangısı, akral kaşıntı nodülü, akral yalama dermatitisi, idiopatik hiperestezi sendromu.
- Lick granuloma.