yakmak ne demek?
- Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek.
- Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak
Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı.
F. R. Atay - Ateşle yok etmek.
- Işık vermesini sağlamak
Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar.
S. F. Abasıyanık - Isı etkisiyle bozmak.
- Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek.
- Yanıyormuş gibi bir etki yapmak
Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler.
F. R. Atay - Kurutmak, zarar vermek
Fırtına ekinleri yakmıştı.
S. F. Abasıyanık - Çok sıcak olmak.
- Türkü, ağıt vb. düzenlemek, bestelemek.
- Put on.
- Bite.
- Burn.
- Cauterize.
- Fire.
- Flash.
- Ignite.
- Incinerate.
- Kindle.
- Light.
- Light up.
- Turn on.
- Scathe.
- Scorch.
- Sear.
- Set on fire.
- Consume.
- Sting.
- Strike.
- To burn.
- To fire.
- To set on fire.
- To scorch.
- To singe.
- To inflame.
- To turn on.
- To strike.
- To blow.
- To blow sth out.
- To sting.
- To ruin.
- To shoot.
- To kill.
- To hurt.
- To cauterize.
- To consume.
- Singe.
- To light.
- Can yakmak - to hurt.
- To ignite.
- To set fire to.
- To set sth on fire.
- To sear.
- To switch on.
- To put on.
- To inflame sb with love.
- To shoot sb with a gun.
- To roast.
- To kindle.
- To incinerate.
- To heat.
- To illumina.
yakma
- Yakmak işi.
- Zehirlenmelerde zehrin saptanması için yapılacak analize uygun alınan örneklerin, ısıya dayanıklı pota gibi malzemeler içerisinde kül fırınında yakılması olayı.
- Burning.
- Auto da fe.
- Cauterization.
- Cautery.
- Firing.
- Incineration.
- Lighting.
- Sting.
yakma alın kaynağı
- Yakma alın kaynağı yapma işlemi ile oluşturulmuş alın kaynağı.