yakından ne demek?
- Yakın bir yerden, yakın olarak.
- Çok dikkatli, titiz bir biçimde
Hükûmet gibi müttefik kuvvetlerin ajanları da olayları yakından gözetliyorlardı.
T. Buğra - Close.
- Closely.
- Nearly.
- Hotly.
- Intimate.
- At close range.
- Shortly.
yakından bilmek
- Bir kimseyi, bir şeyi bütün özellikleriyle bilmek veya tanımak
yakından çekilen fotoğraf
- Close up.