yırtık ne demek?
- Yırtılmış olan
Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi.
Ö. Seyfettin - Eskimiş, parçalanmış.
- Cırlak, tiz, keskin (ses)
Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor.
R. N. Güntekin - Utanması, çekinmesi olmayan
Becerikli, yırtık bir kız değil ki, mağazalarda iş arasın, bulsun.
P. Safa - Yırtılma sonucu oluşmuş yarık.
- Yırtılma sonucu ortaya çıkan yapı kusuru.
Rent.
Rupture.
Slash.
Slit.
Tear.
Torn.
Ragged.
Shameless.
Ripped.
Brazen-faced.
Forward.
Déchirure
yırtılmış
- Yırtık duruma gelmiş.
- Yırtık, utanmaz.
yırtık delik
- Atgillerde ve domuzda os occipitalenin pars basilarisiyle piramit kemiği arasında bulunan düzensiz geniş delik, foramen laserum.
- Atgillerde ve domuzda os occipitale'nin pars basilaris'iyle piramit kemiği arasında bulunan düzensiz geniş delik, foramen laserum.
Foramen lacerum.
Foramen lacerum
yırtık pırtık
- Parça parça olmuş, eskiyip parçalanmış, eski püskü.
Ragged.
Tattered.