yükselmek ne demek?
- Yükseğe çıkmak
Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti.
N. Cumalı - Fiyat, çoğalmak, artmak.
- Aşaması artmak.
- Unvan, rütbe vb. ilerlemek.
- Güçlenmek, şiddetlenmek
Sağdan soldan nargile gurultularının yükseldiği işitiliyordu.
Y. K. Karaosmanoğlu - Yüce duruma gelmek, yücelmek.
- Upsurge.
- Work one.
- Increase.
- Surge.
- To rise.
- To ascend.
- To go up.
- To mount.
- To increase.
- To advance.
- To come up.
- To climb.
- Advance.
- To be in the ascendant.
- Get up.
- Head up.
- Make.
- Mount.
- Move higher.
- Rally.
- Spring.
- Uprise.
- Arise.
- Ascend.
- Be in the ascendant.
- Be in the ascendent.
- Climb.
- Escalate.
- Gain.
- Go up.
- Harden.
- Heighten.
- Improve.
- Louden.
- Nose up.
- Get one's promotion.
- Rear up.
- Rise.
- Scale up.
- Soar.
- Steepen.
- Step up.
- Sublime.
- Swell.
- Tower.
- Upheave.
yükselmekte
- On the upbeat.
yükselmekte olan ülkeler
- Bk. az gelişmiş ülkeler