work ne demek?
- Çalışmak
- Iş yapmak
- Iş, çalışma
He's gone to work. / İşe gitti.
Do you like your work? / İşini seviyor musun?
- Işe yaramak, etkili olmak
- Çabalamak
- Meşguliyet
- Görev, vazife
- Başarılı olmak, iyi netice vermek
- Işi, -den yapılmış.
- Emek
She's put a lot of work into this. / Buna çok emek harcadı.
- Eser, kitap
- El işi
- Çalışma yeri
- Koparmak (para); sızdırmak (para)
- Işlemek
- Emek sarfetmek, uğraşmak, meşgul olmak
- Çözmek, halletmek
- Vazifeli olmak, memuriyeti olmak
- Işletmek
- Çalıştırmak
- Yürümek
- Etkilemek, tesir etmek
- Oynamak
- Mayalanmak
çalışmak
- Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak.
- Herhangi bir iş üzerinde olmak.
- İşi veya görevi olmak, bulunmak
- Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak.
- Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak
- Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek
- Aim, aim at.
- Work.
- Catch.
- Study.
work a buttonhole
- İliğin kenarlarını dikmek.
work a lot
- Çok işine yaramak