çalışmak ne demek?
- Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak.
Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz
Enis Behiç Koryürek - Herhangi bir iş üzerinde olmak.
- İşi veya görevi olmak, bulunmak
Kışları onun mandırasında çalışıyor.
H. Tanerİnşaatlarda çalışan işçiler birer ikişer inşaatların kapılarından geri dönüp geldiler.
Latife Tekin - Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak.
- Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak
Olduğundan fazla yaşlı görünmeye çalıştığını sezdim.
R. H. Karay - Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek
Dar ve sapa yollardan hızla yürümeye çalışıyorduk.
A. H. Tanpınar Aim, aim at.
Work.
Catch.
Study.
Fire.
Operate.
Function.
Try.
Endeavor.
Endeavour.
Labor.
Labour.
Practise.
Practice.
Serve.
Start up.
Struggle.
Attempt.
Start.
Strive.
To study.
To work.
To strive.
To try.
To run.
To operate.
Belabour.
To have a go at sth.
Keep at sth.
Toil.
Run.
çalışmakta
On.
çalışma
- Çalışmak işi, emek, say
- Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması.
- Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi.
- Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün.
- Emekçinin düşünsel veya bedensel gücünü bir mal veya hizmet üretim sürecinde kullanması. krş. emek
- Belirli bir düzenin belirli bir güçle işletilmesine dayanan araçlarda, bu düzenin devinime geçmesi.
- Bünyesindeki suyun azalması ya da çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi.
- Bk. çalışma
- Çalışmanın yapısı, yapılan ölçümlerin seçimi ve onların sıklıkları d
- Oyuncuların ayaktopu oyununda gerekli olan kıvamı elde etmek ve korumak için gövdeleriyle ya da topla yaptıkları devinimler.