wandered far ne demek?
- Uzun bir mesafe gitti
- Uzunca mesafe kat etti
- Uzaklara yürüdü
- Uzunca bir yol yürüdü
- Uzaklara gitti
wandered aimlessly
- Hedefsiz ve amaçsız bir şekilde dolaştı
- Bir şey yapmadan dolaştı
- Bir şey yapmadı
- Amaçsızca dolaştı
wanderer
- Gezgin, gezginci
- Avare, göçebe
far
- Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
- Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün
- Bk. önışıtaç
- Fr. Otomobil, kamyon gibi nakil vasıtalarının önündeki kuvvetli lambalar.
- Fare, sıçan. (Osmanlıca'da yazılışı: fâr)
- Budak ve ağaç başı.
- Headlight.
- Young pig, or a litter of pigs.
- Distant in any direction; not near; remote; mutually separated by a wide space or extent.
- Remote from purpose; contrary to design or wishes; as, far be it from me to justify cruelty.