vuru ne demek?
- Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen kımıldanışı, vuruş.
- Sıklıkları yakın iki dalganın girişimi ile oluşan ve sıklığı, sıklıklar çıkarımına eşit olan dalga.
- Sıklıkları yakın iki dalganın girişimi ile oluşan ve sıklığı, sıklıklar çıkarımına eşit olan dalga.
- Değeri genellikle değişmez olan bir nicelikte ortaya çıkan ani yükselme, artış
- Son derece kısa süren im.
- Beat.
- Pulse, impulse.
- Schwebung
- Impuls, Takt
- Battement
- Impulsion, top
vuru eşlemesi
- Alıcıda düzenli aralıklarla üretilen bir dizi vurunun, mıknatıslı kuşağa da geçirilmesine, bu vuruların bir çeşit elektronik diş deliği işlevi görmesine dayanan, görüntü ile ses kuşağının eşlemeli saptanması olanağı bulunmadığı vakit, eşlemeyi sağlamak için başvurulan yöntem.
- Pulse synchronization).
- Taktsynchronisierung
- Synchronisation avec les impulsions
vurucu
- Vuran, silah attığında hedefini vuran.
- Topa iyi ve güçlü vurma özelliğine sahip oyuncu.
- Striker.
- Shooter.
- Fucker.
- Hitting.
- Batter.
- Beater.
- Kicker.