vesile ne demek?
Kökeni: Arapça
- Sebep, bahane
- Elverişli durum, fırsat
Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile, kuru üzümden iki çekilmiş yirmi iki grado sert rakısını methetti.
R. H. Karay - Paye, rütbe, muhabbet ve yakınlık.
- Handle.
- Means.
- Purchase.
- Matter.
- Occasion.
- Pretext.
- Cause.
- Opportunity.
- Bir vesile ile - by some means.
- Under some pretext.
- Inducement.
- Scope.
vesile olmak
- Uygun ortam oluşmak
- Bir şeyin gerçekleşmesine yol açmak, sebep olmak.
- Tend
vesic
- Hızlı yürüyen deve.