uyartıcı ne demek?
- Uyarma özelliği olan.
uyarma
- Uyarmak işi, ihtar, tembih
- Bir duyu organını, bütün bir sinir düzenini, kendi dışındaki bir nesne veya durumun bir tepkide bulunmaya yöneltmesi.
- Bir organ ya da dokuda çalışma meydana getirilmesi. Eksitasyon.
- Nicemsel dizgeyi, daha yüksek bir erke düzeyine çıkarma.
- Embriyolojide canlıyı meydana getirmek üzere farklılaşmış embriyonik bir hücre topluluğunun yanında daha az farklılaşan diğer bir hücre topluluğuna etki etmesi, onu geliştirmeye zorlaması.
- Warning.
- Caution.
- Excitation.
- Stimulation.
- Premonition.
uyartıcı müshil
- Stimulant cathartic.
uyartı
- Uyarmak için söylenen söz, uyarı, ihtar.
- Uyaran kimse veya şey.
- Canlı protoplâzmanın çalışmasına etki yapan herhangi bir faktör ya da ortam değişikliği, bir sinirde impuls meydana getiren faktör. Stimulus.
- Bir eğilime yol açan etki.
- Bir uyarının sinir hücresinde oluşturduğu kimyasal veya elektriksel değişmeler, stimülasyon.
- Stimulus pl. stimuli.
- Stimulus.
- Stimulus
- Stimulant, stimulus aiquillon
- Stimulus: dürtme