uniform boundedness principle ne demek?
- Düzgün sınırlılık ilkesi
düzgün
- İntizamlı, nizamlı.
- Düzeltilmiş, tesviye edilmiş.
- İyi düzen verilmiş.
- Yolunda, rayında.
- Doğru ve pürüzsüz, muntazam.
- Eksiksiz ve yerli yerinde, düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam.
- Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde.
- Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim).
- Fondöten; dadınların, teni pürüzsüz göstermesi, renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı veya boyalı krem.
- Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan.
uniform
- Bir örnek.
- Uniform.
- Değişmez şekilli,aynı şekilde olan,hepsi bir şekilde
- Muntazam
- Yaknesak,bir kararda,benzer aynı tarzda
- Üniforma giydirmek, aynı yapmak, standartlaştırmak
uniform accounting policies
- Tekdüzen muhasebe politikaları
principle
- Kaide, tamamlayıcı unsur
- Prensip, ilke, esas
- Dürüstlük, ahlâk
- Ana, esas, kaynak
- Köken, temel neden
- Kural
Türetilmiş Kelimeler (bis)
uniformuniform accounting policiesuniform dağılımuniform delivered pricinguniform diffuse reflectionuniform diffuse transmissionuniform diffuseruniform distributionuniform fielduniform flowunifoliateunifacialunifasiyalunificationunification of labour durationunifiedboundedbounded abovebounded belowbounded bybounded function