uğuldamak ne demek?
- Sürekli gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses çıkarmak
Soğuk rüzgâr beni boğacak bir haydut gibi kulaklarımda uğuldayarak geçiyordu.
M. Ş. Esendal - Beyinde, kulakta uğultu olmak
Gözlerim kararıyor, kulaklarım uğulduyordu.
Ö. Seyfettin - Bağlı olduğu yükseltecin topraklama sorununa bağlı olarak, gitar manyetikleri dış manyetik bir alandan etkilendiğinde veya tekli manyetikler kullanıldığında daha belirgin olan, ses sinyalinin verilmediği anda hoparlörden uğultu gelmesi.
- Ping.
- Sing.
- To hum.
- To buzz.
- To howl.
- To boom.
- To roar.
- Clamour.
- Sign.
uğuldama
- Uğuldamak işi.
- Uğuldamak işi.
- Roaring, whistling, humming, roar, sough.
uğuldamamak
- (neg. form of uğuldamak) roar, whistle, howl, hum, buzz, sough, boom, murmur, scream, sing.