tuvalet ne demek?
- Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim.
P. Safa - Abiye
Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet.
T. Buğra - Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne.
- Sidik veya dışkı.
- İnsanın dışkısıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, hela, kenef, memişhane, kademhane
Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz.
F. R. Atay - Bk. giysi
Bathroom.
Restroom.
Toilet.
Washroom.
Lavatory.
Closet.
Dress clothes.
Formal.
John.
Latrine.
Privy.
Rear.
Rest room.
Rest-room.
Retiring room.
Wash-room.
Water closet.
Cloakroom.
Dress.
Public conveniences.
Toilet room.
Grooming and arranging oneself.
Evening gown / dress.
Toilette.
Outfit.
Dressing table.
Toilet table.
Vanity.
Public lavatory.
Earth- closet.
Washr.
giysi
- Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, urba
- Oyuncuların rol gereği giydiklerigiysi.
- Bir filmde, izlencede kullanılan giyeceklerin tümü.
Clothes.
Clothing.
Dress.
Costume.
Apparel.
Attire.
Caparison.
tuvalet aynası
Vanity mirror.
tuvalet ispirtosu
- Hekimlikte, temizlik amacıyla kullanılan binde 966'sı saf, geri kalanı su olan ispirto.
Rubbing alcohol.