tutmak ne demek?
- Elde bulundurmak, ele almak
Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu.
Ö. Seyfettin - Ele geçirmek, yakalamak
Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı.
Ö. Seyfettin - Avlamak
Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz.
R. H. Karay - Yanında bulundurmak, alıkoymak.
- Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir.
S. F. Abasıyanık - Kaplamak
Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir.
T. Buğra - Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları.
S. F. Abasıyanık - Denetimi ve yetkisi altına almak.
- Hold up.
- Get hold of.
- Seize.
- Catch.
- Keep.
- Take.
- Favor.
- Favour.
- Support.
- Stick to.
- Affect.
- Abide by.
- Add up to.
- Bespeak.
- Bind.
- Book.
- Charter.
- Check.
- Choke.
- Choke back.
- Choke down.
- Choke off.
- Claw hold of.
- Clench.
- Clutch.
- Cohere.
- Come to.
- Anchor.
- Bite.
- Bridle.
- Capture.
- Contain.
- Curb.
- Detain.
- Grasp.
- Hire.
- Inhibit.
- Repress.
- Restrain.
- Retain.
- Stifle.
- To hold.
- To stop.
- To detain.
- To catch.
- To seize.
- To keep.
- To cover.
- To take.
- To take up.
- To occupy.
- To hold with sth.
- To agree with.
- To approve of.
- To employ.
- To engage.
- To keep sb on.
- To hire.
- To rent.
- To make sick.
- To amount to.
- To total.
- To add up to.
- Marke etmek.
- To retain.
- Apprehend.
- To come to.
- To take hold of.
- To grip.
- To grab.
- To hold back.
- To restrain.
- To nab.
- To arrest sb.
- To capture.
- To occupy (a position.
- To detain sb.
- To keep sb / sth.
- To maintain sth at a certain level.
- To take up (so.
- Play, play on.
- Guard.
- Remand.
- Bate.
- Be.
- Redeem.
- Total, tot up.
- Hold.
tutma
- Destekleme.
- Yanaşma.
- Markaj.
- Tutmak işi.
- Herhangi bir vücut bölümünü belli bir duruşta, ölçülü olmak koşuluyla bir süre devinimsiz bırakma.
- Bir resmi, kendinden önceki ya da sonraki resmin durumuna tıpatıp uygun duruma yerleştirme.
- Karşı takımın bir oyuncusunun kımıldamasına engel olacak şekilde, bedenle yapılan abanma hareketi.
- Catchment.
- Registration.
- Redemption.
tutma akımı
- Holding current