turn ne demek?
- Çark etmek, döndürmek, çevirmek, yöneltmek, vazgeçirmek, bulandırmak, etkilemek, dönüştürmek, atlatmak, dönmek, geçmek, olmak, sapmak, burkmak, bozulmak, ekşimek, dönüşmek, perende atmak, ters dönmek
- Dönüş devir, deveran
- Sapış, yön değiştirme, yönelme, istikameti çevirme
- Sapak, dönemeç
- Viraj
- Oyun sırası
- Korkutma, ödünü koparma
- Gezme, dolaşma
- Gidip gelme
- Muamele
- Sıra, nöbet
- Kabiliyet, yetenek, istidat
- Biçim
- Yön
- Tarz, nevi
- Dili
- Döndürmek, çevirmek
What turns the wheels?: Tekerlekleri ne döndürüyor?
- Devrettirmek, altüst etmek
- Torna tezgâhında biçim vermek
- Tersyüz etmek
- Burkmak
- Biçimini değiştirmek, bozmak, tahvil etmek, değiştirmek
- Kıvırmak
- Körletmek
- Uygulamak, faydalanmak
- Etmek yapmak
- Doğrultmak, tevcih etmek, yöneltmek
- Havale etmek, teslim etmek, nakletmek
- Ekşitmek
- Tercüme etmek, başka dile çevirmek
- Bulandırmak
- Geri çevirmek
- Dönmek, devretmek, deveran etmek
- Yönelmek
- Geçmek
- Dönüşmek
- Kesilmek, olmak
- Bulanmak, sersemlemek
His stomach turns at the sight of blood: Kan görünce midesi bulanıyor.
- Geçmek doldurmak
- Sapmak, eğilmek
- Döneklik etmek
- Bozulmak, ekşimek
- Tiramola etmek
turn a blind eye
- Görmemezlikten gelmek
turn a cartwheel
- Yanlamasına taklalar atmak