traverse ne demek?
- Karşıdan karşıya geçirmek, her iki yöne hareket ettirmek, çaprazlama geçmek, zikzak çizerek gitmek, mil etrafında döndürmek, bir uçtan diğerine çizmek.
He traversed the desert in a single day: Tek bir günde çölün bir ucundan öbür ucuna geçti.
- Bir yandan öbür yana uzanmak.
The railway traverses the country: Demiryolu, ülkenin bir yanından öbür yanına uzanıyor.
- Aykırı, çapraz
- Kat eden kısım
- Çapraz kısım
- Çapraz duran şey
- Travers
- Dikkatle incelemek, karşı çıkmak.
- Üstünden geçmek
The Galata Bridge traverses the Golden Horn: Galata Köprüsü Haliç'in üstünden geçiyor.
traverse checking
- Çapraz denetim
traverse motion
- Zikzak hareket