transposer ne demek?
- Aktarıcı
aktarıcı
- Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyuran ve yayan kimse.
- Dam kiremitlerini aktarıp kırıkları yenileyen kimse.
- Görüntüyü bir bölgeden başka bir bölgeye ileten araç.
- Voleybolda öbür oyuncuların vurması için topu, ağın üzerine yükselten oyuncu.
- Genellikle engebeli bölgelerde çalışan, bir yayın merkezinden gelen izlencenin güçsüzlenmiş imlerini alarak bunları güçlendirdikten sonra çoğunlukla başka bir oluğun yinelenimine uygulayarak başka biraktarıcı ya da verici doğrultusunda yayan, böylelikle asıl vericinin yayın alanını genişleten, gücü vatla ölçülen yayaç.
- Decantor
- Tiler.
- Transposer.
- Transmitter.
- Passer.
transpose
- Denklemin öbür tarafına geçirmek
- Sırasını değiştirmek
- Yerini değiştirmek
- Ters çevirip yerini değiştirmek
- Takdim ve tehir etmek
- Perdesini değiştirmek, aktarmak
transpose conjugate
- Tersyüz eşlenik