that is not the case ne demek?
- Durum bu değil, konu bu değil, olanlar bu değil, olmuş olan bu değil
that is not the point
- Konu bu değil, konunun özü bu değil, esas mesele bu değil, meselenenin kalbi/özü bu değil, dip nokta bu değil, bu marjinal bir nokta
that
- Bağlaç ki, diye
- Şu, o, ki, diye
is
- Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke
- Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler.
- Sürme (II).
- Yanma odalarında ya da ateşliklerin üstünde, yakıtın yanması sonucu biriken kurum.
- Bkz. sürme
- Soot.
- Black.
- Smut.
- Lampblack.
- Stands for Information System.
not
- Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı
- Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece.
- Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı.
- Bk. yazıntı
- Safhaları ve soruşturma aşamalarının kaydedilmesi suretiyle, hem kolluğun yaptığı faaliyetlerin mahkeme safhasında ispatlanmasını hem de aradan uzun zaman geçse bile en ufak ayrıntıların hatırlanmasını sağlayan bir doküman.
- Okullarda öğretmenlerce her öğrencinin başarısı üzerinde edinilen kanıyı, varılan yargıyı gösteren değer.
- Mark, degree.
- Grade.
- Note.
- Mark.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
that is not the pointthatthat beats cockfightingthat beats everytingthat beats methat being sothat cat wont jumpthat does itthat drives me nutsthat in itselfthat istha sackthaithai boxingthai citizenthailandisis a cash discount possibleis adamlariis an all day tour available hereis an installment purchase possibleis anyone hurtis bölgesiis breakfast includedis cetveliis dosyasiii 0i accepti adore youi agree