tekabül eden şey ne demek?
- Correspondent
correspondent
- Muhabir
- Tekabül eden şey
- Karşılıklı.
- Muhabir, yazışma yapan kimse
tekabül
- Karşılık olma, karşılama.
- Karşı olum.
- Bk. karşıolum
- Karşılıklı olma. Bir şeyin karşılığı olma. Yüzleşme. Karşılık olma. Karşılama.
- Correspondence.
- Equivalence.
- Compensation.
- Reciprocity.
tekabül etmek
- Karşılık olmak, karşılamak, bir şeyin yerini tutmak.
- Correspond
eden
- Beli bükülmüş, kamburu çıkmış olan kimse.
- Cennet, Aden, İrembağı
- Aden, cennet.
şey
- Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, genellikle belirsiz anlamda söylenen bir söz. Kararsızlık ifade biçimi.
- Nesne, madde
- Kararsızlık durumunda muhtelif sorulara cevap için tercih edilen bir ifade biçimi.
- (Günlük dilde) Herhangi bir düşünce konusunu göstermeğe yarayan belirsiz terim. (Felsefede) 1- Düşünen bilincin konusu olabilen, gerçekte var olmayıp da yalnızca düşünülmüş olan herşey. Bu anlamda: düşünce nesnesi = ens rationis. 2- Kişiye karşıt olarak: Bilinçten yoksun varlık. 3- Gerçek olan, bilincin dışında, kendi başına var olan tek nesne (ens reale). Böyle bir var olan, tek nesne olarak niteliklerin taşıyıcısı töz diye de anlaşılır. 4- Duyularla kavranabilen cisimsel nesne.
- Bk. nesne
- Stuff.
- Object.
- Matter.
- Article.
- Affair.