tazyik ne demek?
- Sıkıştırma, darlaştırma
Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu.
Y. K. Karaosmanoğlu - Basınç.
- Manevi baskı, zorlama, zarara sokma
Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı.
S. F. Abasıyanık - Bk. basınç
- Daraltmak, sıkıştırmak.
Pressure.
Compression.
Coercion.
Push.
Plenum.
Load.
Exertion.
Weight.
Compulsion.
Crush.
Oppression.
basınç
- Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik.
- Bkz. havayuvarıbasıncı
- Bir akışkanın değdiği yüzeye uyguladığı itme kuvvetinin birim yüzeye düşen tutarı.
- Birim alan başına dik olarak düşen kuvvet.
- (Bak: Tazyik)
Pressure.
Compression.
Strain.
Stress.
Thrust.
tazyik altında tutmak
Pressurize
tazyik etmek
- Zorlamak, baskı yapmak.
- Sıkıştırmak.
To put pressure on.
To press.
To pressure.
To overstrain.
To exert.
To compress.
To squeeze.
Crush.