tavlamak ne demek?
- Karşı cinsin gönlünü çelmek, kandırıp elde etmek
Hiçbir namuslu insan kendisine gönül vermiş bir kızdan, tavladım, diye söz etmez.
O. Kemal - İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek.
- Yolsuz ve kolay kazanç umudu vererek dolandırmak.
- Ümit vererek kandırmak, kendine bağlamak, aldatmak.
- Puddle.
- Temper.
- To bring to its best condition.
- Attemper.
- To swindle.
- To anneal.
- To dampen.
- To chat up.
- To try and pick up.
- To try and get off with.
- To cajole sb.
- To coax sb.
- To fatten.
- To trick.
- To hoodwink.
- To bamboozle.
- To pull the wool over sb's eye.
- To now.
- To beguile.
- To charm.
- To heatat.
- To fry.
- To roast.
tavlama
- Tavlamak işi.
- Semirtme.
- Çeliklerin, sünekliğini artırmak için, genellikle ostenitleme bölgesinde ostenitlenip, ayarlı ve yavaş olarak soğutulması işlemi.
- Isıtmaya verilen genel ad.
- Annealing.
- Tempering.
- Heat treatment.
- Dampening.
- Bomboozling.
- Annealing process.
tavlama derecesi
- Demir çelik işletmelerinde kütük demirin şekillendirilmesi veya haddelenmesi için en uygun ısı ve nem oranı.