tavır ne demek?
Kökeni: Arapça
- Durum, davranış, vaziyet, hâl
Dalgın, düşünceli bir tavırla işini görmeye devam etti.
N. CumalıBu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti.
A. H. Müftüoğlu - Bir olay, bir durum karşısında kişinin takındığı davranış
- Büyüklenme, yapma davranış.
- Oyunculukta bir karakterin ya da tipin yetişmesini, özelliklerini, kültürel çevresini ve konumunu belirleyen görünüş. Tavır yalnızca hareketlerle değil, konuşmayla da ortaya çıkar.
- (Tavr) Suret. Hareket, hal, vaziyet.
- Kişiden beklenen davranış biçimi
Put-on.
Attitude.
Manner.
Posture.
Address.
Aspect.
Behavior.
Behaviour.
Carriage.
Demeanor.
Demeanour.
Deportment.
Face.
Form.
Mien.
Port.
Pose.
Presence.
Tone.
Fashion.
Front.
Style.
Mode.
Arrogant manner.
Bearing.
Arrogance.
Expression.
Airs.
Affectation.
Pose attitudinizing.
Assumption.
Conduct.
Plague.
Walk.
Attitude
tavır almak
- Belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, vaziyet almak
- Bkz. tavır takınmak
tavır skalası
- Bk. tutum ölçeği