tanık ne demek?
- Gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse, şahit
Aksini söyleyen bir tanık da çıkmamıştı.
T. Buğra - Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit.
- Bir olaya ilişkin bilgilerini yetkili görevliye bildiren yansız kişi.
- Şahit.
- Tanınan.
- Erek.
- Heykel.
- Evidence.
- Attester.
- Deponent.
- Eyewitness şahit.
- Eyewitness.
- Witness.
- Témoin
tanık deney
- Bir analizin sistematik hatasını tespit etmek ve gidermek için kullanılan ve bir analizin bütün basamaklarını numune yokken aynen yapma işlemi.
tanık kürsüsü
- Witness box, witness stand.