tamam ne demek?
Kökeni: Arapça
- Bütün, tüm.
Paranın tamamını verdim.
- Eksiksiz.
Bu kitap tamam değildir.
- Yanlış ve yalan olmayan, doğru.
- Tamamlanmış, bitmiş
Haydi Abbas vakit tamam / Akşam diyordun, işte oldu akşam / Kur bakalım çilingir soframızı / Dinsin artık bu kalp ağrısı
Cahit Sıtkı Tarancı - Evet.
- Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz.
Tamam, başka işimiz kalmadı da şimdi onunla mı uğraşacağız!
- Arka arkaya doğan kız çocuğundan sonra erkek çocuk olması dileğiyle konulan adlardandır.
- Tüm, bütün, eksiksiz.
- Bitme, bitirme, son, nihayet.
- Complete.
- Done.
- Finished.
- Mature.
- Exactly.
- Precisely.
- According to hoyle.
- Yeah.
- Okay.
- Righto.
- Tush.
- !, ok!, okay!, all right!, alright!, deal: it's a deal!, done!, yeah!, agreed!, roger!, righto!, rightoh!, right: that's all right!.
- Okey.
tamam bulmak
- Bitmek, sona ermek.
tamam gelmek
- Bir şeye uygun düşmek.