takmak ne demek?
- Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek
Gözlüğünü takıp masaya eğildi.
R. H. Karay - Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek.
- Ad, lakap koymak
Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor.
H. Taner - Kuşanmak.
- Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek
Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar.
Y. Z. Ortaç - Biriyle olumsuz olarak uğraşmak.
- Borç bırakmak
Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu.
P. Safa - Önemsemek, önem vermek, tınmak.
- Thread.
- Stock.
- Mount.
- Give a damn.
- Fixate.
- Affix.
- Attach.
- Stick.
- Hook.
- Wear.
- Bother.
- Hang.
- Hang on.
- Hitch.
- Infix.
- Snag.
- To attach.
- To affix.
- To fasten.
- To hitch.
- To set.
- To put on.
- To wear.
- To put sth on.
- To give.
- To incur.
- Not to pay.
- To have it in for sb.
- To have a down on.
- To make a dead set at.
- To care.
- To give a damn/shit.
- To give as a present.
- To pin sth to.
- To hang sth on.
- To pick on.
- To single sb out for harassment.
- To nickname.
- To do or diddle sb out of a certain amount of money.
- To fail.
- To flunk.
- To couple.
takma
- Gerçeğinin yerine konulan, eğreti
- Takmak işi.
- Boş ya da dolu filmin alıcı, gösterici, basım aygıtı, vb. aygıtlara yerleştirilmesi, filmin düzgün biçimde geçişi için dişlilere, makaralara, yataklara konması, büklüm yapılması gibi işlerin tümü.
- Artificial.
- False.
- Attachable.
- Postiche.
- Assumed.
- Bye-.
- Pseudo-.
takma ad
- Kendi adından başka eğreti alınan ad, takma isim, mahlas.
- Bir yazarın, yapıtında kendi adı yerine kullandığı ad.
- Pen name, nom de plume.
- Nickname.
- Pen name.
- Pseudonym.
- Alias.
- Assumed name.
- Pseudonym, allonym.
- Stage name.