take ne demek?
- Almak
Be sure to take a sweater! / Yanına kazak almayı ihmal etme!
- Götürmek
Will you take the dog to the vet? / Köpeği veterinere götürür müsün?
- Çekmek (fotoğraf)
- Tutmak, yakalamak
- Ele geçirmek, elde etmek
They took first prize. / Birinci ödülü aldılar.
- Kazanmak
- (took, taken) almak
- Kenetlenmek
- Katlanmak, dayanmak, tahammül etmek
Can it take such rough treatment? / Böyle hor kullanıma dayanabilir mi?
- Kapmak
- (iş/yolculuk) (belirli bir zaman) sürmek
This job will take us one day. / Bu iş bir gün ister.
The trip'll take you six hours. / Yolu altı saatte alırsın.
- Yakalamak, gasp etmek
- Istemek, gerekmek
How many men will it take to do it? / O iş kaç adam ister?
- Tuzağa düşürmek
- Seçmek
- Satın almak
- Kiralamak
- Olmak
- Abone olmak
- Almak, içine sığmak
The canal won't take a ship that big. / O kadar büyük bir gemi kanala sığmaz.
- Çıkarmak
Take five from ten. / Ondan beşi çıkar.
- Uğramak
- Karşılamak
How will he take this news? / Bu haberi nasıl karşılayacak?
- Farz etmek, saymak
- Anlamak, kavramak
- Yapmak
- Almak, kabul etmek
We don't take traveler's checks. / Seyahat çeki almıyoruz.
She took the blame for it. / Suçu üzerine aldı.
- Faydalanmak
- (bir yemeğe) (tat verebilecek bir madde) koymak/katmak/ekmek/sıkmak; kullanmak
Do you take sugar in your coffee? / Kahveyi şekerli mi içiyorsun?
- Ile gitmek
- Duymak, hissetmek
- Tutmak
- Da yanmak
- (argo) aldatmak, kandırmak
- Alma, alış
- Tutma, tutuş
- Çekim. (para olarak) hasılat
almak
- Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
- Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak.
- Birlikte götürmek.
- Satın almak
- Ele geçirmek, fethetmek
- İçine sığmak.
- Kabul etmek.
- Kendine ulaştırılmak, iletilmek.
- Bk. çevirmek
- Take.
take a back
- Arka planda kalmak, kendini göstermemek
take a back seat
- Arka planda kalmak, önemini yitirmek, ön plana çıkmamak