tahdııışııı nimet ne demek?
- Cenab-I Hakk'a karşı şükrünü eda etmek ve teşekkür etmek maksadiyle nail olduğu nimeti anlatmak, onunla sevincini ve şükrünü bildirmek. (Bak: Küfran-ı ni'met)(Bazan tevazu', küfran-ı ni'meti istilzam ediyor, belki küfran-ı ni'met olur. Bazan da tahdis-i ni'met, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yeganesi ki; ne küfran-ı ni'met çıksın, ne de iftihar olsun. Meziyet ve kemalatları ikrar edip, fakat temellük etmiyerek, Mün'im-i Hakiki'nin eser-i in'amı olarak göstermektir. Mesela: Nasılki murassa' ve müzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: "Maşaallah çok güzelsin, çok güzelleştin. "Eğer sen tevazu'karane desen: "Haşa!.. Ben neyim, hiç. Bu nedir; nerede güzellik?" O vakit küfran-ı ni'met olur ve hulleyi sana giydiren mahir san'atkara karşı hürmetsizlik olur. Eğer müftehirane desen: "Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz... "O vakit, mağrurane bir fahirdir.İşte, fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısiyle libası bana giydirenindir; benim değildir." M.) (Osmanlıca'da yazılışı: tahd--ııış-ııı-- nimet)
nimet
- Osmanlıca'da yazılışı: ni'met.
- İyilik, lütuf, ihsan.
- Yaşamak için gerekli her şey.
- Yiyecek içecek, özellikle ekmek.
- Yararlanılan imkân.
- Azık, yiyeceğe, içeceğe dair şeyler.
- İyilik, bağış, lütuf.
- Mutluluk, saadet.
- Hidayet.
- Blessing.
nimet hakkı
- Yenilen, içilen şeyler üstüne yemin sözü
nimet
- Osmanlıca'da yazılışı: ni'met.
- İyilik, lütuf, ihsan.
- Yaşamak için gerekli her şey.
- Yiyecek içecek, özellikle ekmek.
- Yararlanılan imkân.
- Azık, yiyeceğe, içeceğe dair şeyler.
- İyilik, bağış, lütuf.
- Mutluluk, saadet.
- Hidayet.
- Blessing.