tafr ne demek?
- Yukarı sıçramak. Kalkmak.
yukarı
- Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı.
- Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya
- Benzerleri arasında üstte bulunan.
- Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan.
- Yetkili kimse.
- Bir hizmette çok kullanılan kişice, yakınma olarak kullanılan bir söz.
- Bir kimsenin adının dilden düşürülmediğini, onun pek gözde olduğunu anlatan bir söz
- High.
- Upward.
- Upwards.
tafra
- Ilmiyyede rütbe, derece alma.
- Kendisini olduğundan büyük gösterip böbürlenme, yüksekten atma
- Yukarıdan atıp tutma, gururlu davranış.
- Yukarıya sıçrama atlama.
- Conceit.
- Pride.
- Pomposity.
- Talking big.
tafra satmak
- Böbürlenmek, büyüklenmek, büyüklük taslamak.
- To boast, to brag.